Google

28 Aralık 2008 Pazar


Kadın Nasıl Tavlanır.?

1. Bir kadın seni ilginç buldu, sen de bu durumu ilginç buldun. Durum ilginç olmadığı gibi ilişkiyi ilk onun başlatması olasılığı da çok zayıftır. Toplum, her durumda kadının kitabıdır ve toplum der ki; ilişkiyi başlatan bir kadınsa o kadının kötü şöhreti vardır. Kadın için toplum, ilginç bir adamdan daha önemlidir. Kadınlar hakkındaki bu bilgiyi atlamamak gerekir.

2. Kesinlikle ilişkiyi başlatan sen olmalısın. Çünkü onların hisleri ve düşünceleri bütünüyle safsatadır.

3. Eğer başka bir erkekle çıkıyorsa ona adamın işe yaramaz olduğunu, onun tipi olmadığını, mutlaka yanlış bir tercih yapmış olduğunu söyle.

4. Kadınların hisleri ve düşünceleri önemsizmiş gibi, hatta yokmuş gibi davranmak en iyisidir. Onlar bu tutumunu "Bana kadın gibi davranıyor" diye yorumlayacaklardır.

5. Derin düşün. Bir kadına, kendi tarzınla onun ne kadar harika gözüktüğünü söyle, ama öyle ki, gözlerinle onun düşüncesini ve vücudunu yiyip bitirmek istediğini söyle. Bu onu etkileyecek ve ne kadar derin biri olduğunu düşünecektir. Kadınlar her türlü yalanın derin bir düşünce olduğunu sanırlar.

6. Zerre kadar gururun yokmuş gibi davran. Spor yap, iyi giyin, popüler ol. Bütün bunlar bir kadın için senin ne kadar ahlaksız, kadın meraklısı, yenir yutulur bir lokma olmadığının göstergesi olacaktır.

7. Başlangıçta seksten başka bir şey düşünme ve müşkülpesent olma. İyisine ulaşmak için yığınla kadını elden geçirmen lazım. Gururundan başka kaybedecek birşeyin yok. Gurur ise sadece kaybedenlerindir.

8. Kendini kaliteli, düzgün biri olarak gösterirsen bu kadınları soğutur. Çünkü, diğer bütün kadınların da bundan feci şekilde soğuyacağını kalplerinin ta derinlerinde bilirler.

9. Birsürü kadını seviyor olsan bile, kadınların herbiri, sadece kendilerini sevdiğini sanırlar.




10. Bütün kadınları çekici buluyormuşsun gibi davranırsan bütün kadınlar da seni çekici bulur. Çünkü, kadınlar kendi başlarına düşünemezler (toplum kadının kitabıdır, hatırlarsanız). Eğer diğer kadınlar sizi önemsemiyorsa, ancak o zaman o da sizi önemsemez.

11. Kadınlarla birlikte olduğun o değerli zamanlarda onları aşağıla, küçük düşür ve ne yaptığını biliyormuşsun gibi davran. Elbisesinin basit ama saçlarının şahane olduğunu söyle ona. Ona zamanla doğru dürüst giyinmeyi ve öpüşmeyi öğreteceğini söyle.

12. Şüphede misin, hemen davran; onu biryere götür, öp onu, dokun ona, nazikçe elinden tutup yatak odana götür onu. Kadınlar, senin onları harekete geçirmeni bekleyip dururlar. Eğer ne yapacağına kararsız kalırsan, öyle bir değişirler ki, neden hala birşey yapmıyor diye şaşırıp kalırlar. Bu, bir kadının bir erkeği ciddiye alması için neredeyse her kadının başvurduğu, erkeklerden istediği, bir kendine güven testidir. Kadınların da kendilerine ait bir zekası vardır diye düşünürsen, senin aptal olduğunu düşüneceklerdir.

13. Artık farkına var ki reddedilmek öyle çok da mühim bir şey değildir. Bir kadın sana hayır dediğinde, bunun, tam da o anda esen rüzgarın doğru yöne değil de ters yöne esmesinden hiç te farkı yoktur. Bütün kadınların birbirine benzemesi gibi okyanusta daha bir sürü balık vardır.

14. Reddedilmekten korkarsan, kadınların gerçekten bir karar verecekmiş gibi hissetmelerine neden olursun! Bundan ötürü seni küçümserler. Olası seçenekleri değerlendirip gerçekten bir sonuca ulaşabilecek duruma sokulmayı hiç bir kadın istemez elbette.

15. Kadınları sıraya diz. Üç kadına sevişme teklif et, biri kabul edecektir. Onlara böyle basit metodlarla yaklaşırsan gururları okşanacaktır.

16. Kadınların bildiği kadarıyla kelimeler, aşk ve ihanet içindir. Bundan dolayı ASLA ve ASLA bir kadına öpebilir miyim diye sorma. Onu dikkatle dinle ama sakın söylediği herhangi birşeye inanayım deme. Daha ziyade onu tanıdığın kadarıyla, onun sözlerini yorumla.

17. Kadınlar beyinli değil fizikli yaratıklardır. Yani onlara aşık olduğunu söylemektense elini doğruca kasıklarına götür.

18. Feminizmin bütün hedefleriyle - özellikle (her ne ise) ana fikriyle - bütünüyle hemfikir ol. Aslında herhangi bir kadının herhangi bir konuda söylediği herhangi bir şeyle aynı fikirde olmalısın. Lakin ne yaparsan yap hiç bir zaman bir kadına gerçekte nasıl davranman gerektiğini unutma, yoksa aziz olma tehlikesiyle her an karşılaşabilirsin ve kadınların bildiği kadarıyla bir aziz kötü bir şakadan başka birşey değildir. Bütün bunlardan yola çıkarak kadına, ne kadar akıllı ve cesur olduğunu ve fakat tıpkı diğer bütün kadınlar gibi kendi başının çaresine bakamayan, düşüncelerinin ve inançlarını önemsiz olduğunu hissettir.

YAY BURCU ERKEĞİ

Yay Burcu er­keklerinin garip bir huyu vardır. Bunlar büyük beyaz bir ata biner, dörtnala caddelerden geçerken, kılıçlarını sallar ve davalarını savunurlar. Başka bir garip huylan daha vardır. Sirkteki palyaçolar gibi taklalar atar, fillerle kaba sakallı hanımı ayırdedemeyerek birbirine karıştırır, sonra sevinç-parauk helvalarını yerler.
Bu adam belirli manevralarla ele geçirilebilir. Ama ce şunu beyaz atından indirmeniz, şu fillerden uzak­laştırmanız ve tabii o sakallı hanıma da yol vermeniz ge­rekiyor. Davalar ve sirklerden aile hayatı yaşamaya zaman kalmaz, kaldı ki duygusal el tutuşmalara.
Hemen hemen her zaman O’nun çevresinde bir kalabalık bulunur. Bu da başka bir engeldir. O’na yaklaş­mak için bütün bu insanların arasından kendinise yol açmak zorunda kalacaksınız. Ama karamsar olmayın çünkü bu adam son derece iyimser bir insandır. O kadar iyimserdir ki, düşmanları kendisine bir kutu at gübresi gönderseler, hiç alınmaz. Atı göndermeyi unuttuklarını düşünür. Bu çeşit bir iyimserlik tehlikeli olabilir.
Bu da, gerçekten körü körüne inancın başka bîr şeklidir. Yay erkeğinde bunlardan yığınlarla vardır. Şimdi körü körüne inanca bir diyeceğim yok. Kendim de bir ateş burcundan olduğum için, bunu anlarım. Ancak, böyle safça bir inanış Yay * in sık sik çamura düşmesine neden olabilir. Elinde yay ve okla sürekli gökyüzüne bakarak ve hiç kim­senin ulaşmaya cesaret edemeyeceği bir hedef arayarak koşarken çamura düşmek kolaydır. Aslında hiç kimse böyle bir hedefe uiaşmaya çalışacak kadar sağduyudan yoksun değildir.
Güvenmek çok iyi bir şeydir, ancak yanlış insanlara güvenmek, bir yarış atını bile yavaşlatabilir. O, kelimenin tam anlamıyla gözü kapalı bir hayalci değildir. O’nun ha­yalleri her zaman Jüpiter’in zeki mantığının ve merakının süzgecinden geçer. Eğer bunlar Yay’ın dürüst kontrolü altında bulunursa, herhalde çılgınca oldukları kadar yararlı da olacaklardır; henüz dünya bunlara hazır olmasa bile, En ufak bir gerçekleşme umudu olduğu zaman, Yay boya­larını çıkarıp hayallerini en canlı ve cesur renklerle boya-yacaktır. Ancak, ileriye yönelik fikirleri ezmek için bekle­yen ve kendilerini kanıtlama şansını tanımadan bunlan boğan geri kafalılar her zaman bulunur ve ortalıkta ne çok geri kafalı bulunduğuna biliyorsunuz.
Yükseklerde dolaşan hayal gücü O’nun düşmesine veya iflas etmesine neden olabilir. Ama çok şükür ki, şans perisi her zaman O’nu tam zamanında kurtarır. Bu adam genellikle o kadar şanslıdır ki, bu kadarı haksızlık gibi görünebilir. O, dağ başına maden aramaya gitse ve bir tor­ba kaya parçasıyla dönse, bunların altın olmayışına bîr süre ağladıktan sonra uranyum olduklarını keşfeder. Met­ronun girişinde ayağınızın dibinde parlak bir şey görüp te alsanız alüminyum jiklet kağıdı olduğunu görürsünüz. Onu Yay eğilip alsa, Harry Winston’un taksiye el sallarken düşürdüğü Hope Elmasının parçası çıkar.
Bu çeşit bir talihi olunca, Yay doğal olarak iyimserdr. Her zaman kayanın kaya, Alüminyum kağıdının da alü­minyum olduğu günler vardır, ancak tipik Yay böyle ezici darbelerin etkisinden çabuk kurtulur. Sizin Jüpiter erke­ğinin aşktaki şansı da aynen böyledir. O şanslıdır. Şansı yaver gitmediği zaman, çabucak kendini toparlar. O, dürüst olmayan insanları diğerlerinden ayırır, çevresinde bu kadar arkadaşı ve dostu olmasının nedeni de budur. İnsanların dış görünüşünün ötesine bakarak aldatıcı olmayan gerçek değerleri arar. Bu, düşmanları olmaması demek değildir. Kuşkusuz düşmanı da vardır, ama başka bu rçl ardaki in­sanların düşmanlarına oranla, Yay’ın düşmanlarının sa­yısı daha azdır. O’nun içtenlikle söylediği sözlere güce-nenler boğazını sıkıp boğmak isteyebilirler, ancak genel-iîjde eninde sonunda kötü niyetli olmadığını anlarlar. Yay erkeğinin günahı hiç bir zaman kasten acımasızca kötülük )’. etmek değildir, sadece nezaketsizlik ve düşüncesizliktir. (; Artık anlamış bulunuyorsunuz ki, Yay’ın konuş­ması, sembolik oku kadar direkttir. Çirkin şeyler söyle­yebilir ve eğer O’na aşıksanız, bu sözleri yanma kar kala­bilir. Ancak, henüz tanıştığınız bir Yay erkeği parlak, dik­katli bakışlarını yüzüne dikerek size. tam bir erkeğin met­res olarak seçeceği kız olduğunuzu söylediği zaman O’na ne kadar içerlerseniz haklı olursunuz. Bütün gücünüzle Suratına bir tokat indirmeye hazırlanırken, yüzüne o masum,,çocukça ifadeyi takınarak silahınızı elinizden alan jir içtenlikle, asıl istemek istediği şeyin şu olduğunu İÇiklar; orta çağdaki krallar ve aristokratlar çıkarlarını İüşünerek evlenirlermiş ve bu yüzden eşleri çoğunlukla isil kan taşıyan çirkin ve sıkıcı yaratıklar olurmuş. Öte /andan metresleri, kurallar el verse aşık olup evlenmek için seçecekleri, çok güzel ve zeki kadınlarmış. Yay bunlan okumaktadır, çünkü özellikle o çağda olup bitenleri merak
eder. Siz bu sözleri dinleyince sakinleşirsiniz ve hatta kendinizi biraz mağrur hissedersiniz. Öyle ya, mecbur ol­madıkça kaç erkek tarih okumak için saatlerini harcar? O bir dahi olmalı. Düşünün bir kez, bir entellektüelin eşi olabilirsiniz! Yanlış. Bir entellektüelin metresi olabilirsi­niz. Siz O’nun beynini böyle değerlendirmeye başlayınca, farkında olmadan asıl teklif ettiği şeyi olumlu karşılamış olacaksınız. O da hemen harekete geçecek ve siz düşmüş bir kadın olacaksınız.
Kadınlar çoğunlukla Yay’ın davranışlarım yanlış yorumlar ve aralarındaki ilişkiyi gerçekte olduğundan daha fazla ciddi zannederler. Aynı şekilde; hafif, fiziksel olma­yan bir arkadaşlık, sadece arkadaşça dolaşacağı bir kız ararken de, karanlık emeller peşinde koştuğu samlabilir. Her iki şekilde de yay zararlı çıkar. Ama O gene de şanslıdır ve bütün bu karışıklık düzelir. O bir flörttür, bu irkar edilemez, ancak yalnızca seks aramamaktadır. Ö değişiklikten ve kafaca uyarılmaktan hoşlanır. O sadece kendisini oyalarken bir kadın O’na yapışacak olursa, ara­larında geçen herşeyin şakadan başka bir şey olmadığını anlatmaya çalışacaktır. Bu durumda kızcağızın yapacağı hiçbir şey kalmaz. O sadece arkadaşça davranmaktadır.
O her zaman size duymak istediğiniz şeyleri söyle­meyecek. Çoğunlukla açık sözlülüğü ve utandırıcı soru­larıyla saçlarınızı diken diken edecek. Ama arada sırada öyle özel, öyle harikulade bir şey söyleyecek ki, size şarkı söylüyormuş gibi gelecek.
Size bir örnek vereyim. Sahne: Bir kahvehane. Tam O’nu sevdiğinizi söylemek için cesaretinizi topladığınız sırada, O hilesiz mavi gözlerini -veya kırpmadan baktığı kahverengi gözlerini- kocaman açarak size bakar ve me­rakla sorar; “Bu kadar kısa boylu olduğun için neler hisse­diyorsun? Bu seni sinirli filan yapmıyor ya?” Yutkunarak, erkekliğinize yakışır şekilde kendinizi toparlamaya çalı­şırken, ekler, “Aldırma. Kısa boylu bir çok erkek var. Örneğin Napolyon. Ve Fiarello Guardia” Bu neredeyse ha­karet üstüne hakaret demektir. Hiç kimsenin bu kadın kadar kabalığı haketmediğini düşünerek, tam kalkıp gitmek üzereyken, O hülyali dalgın bir bakışla, “Fasulye sırığı gibi erkeklerden nefret ederim” der. “Sen kusursuzsun. Bu gece birlikte buraya doğru yürürken dikkat ettim. Boyları­mız birbirine çok uyuyor.”
Oturun yerinize. Kalıyorsunuz. Uzun bir süre için. Arkadaş canlısı, samimi Yay kızı, garip bir çekicilikle kalbinizi fethetti. O her zaman biraz açık sözlü olacaktır, çünkü dünyayı, o komik pembe gözlüklerle bile, aynen olduğu gibi görür. Kabul etmeniz gerekir ki, bu da bir ye­tenektir. Her durumu açık, anlaşılır bir mantıkla ele almak, herşeyi olduğu gibi kabul etmeye karar vermek herkesin harcı değildir.
Yay kadınları her zaman, her yerde görülen pollyan-na’lardır. Daha çok para kazanmanızı dilediğini söyleye­rek, şu sözleri eklediği zaman kırılırsınız: “Kuşkusuz, fazla para insanları bencil yapar. Belki de fakir olduğun için şanslısın”. Kabul etmek gerekir ki, bu bir çeşit solak iyimserliktir, ama buna alışacaksınız. Bu kız size hiçbir zaman yaian söylemeyecektir. İçinizden “keşke biraz yalan söylese” dediğiniz zamanlar olacaktır. Birlikte olmadığınız geceleri nasıl geçirdiğini merak ettiğinizi belli ederseniz, geçen yaz tatilinde tanıştığı yakışıklı adama yazdığı mektuplar ve telefonla yapılan kaç buluşma teklifini geri çevirdiği konusunda size son derece dürüst, ayrıntılı rapor verecektir. Hatta belki de sıkıntılarını uykusuzluğa bağ­layarak, geceleri uyanık yatarken size karşı duyduğu şeyin aşk değil de, acaba arkadaşlık mı olduğunu düşündüğünü anlatacaktır. İçinizden O’na bağırmak gelecek, “Tanrı aşkına, arada sırada yalan söyle ne olur! Bir erkeğin de gururu vardır”. Sakın fazla yüksek sesle bağırmayın, sonra O’nu incitirsiniz. Hem kendisi de ateş almayan cinsten biri değildir. Yay kızlarının oldukça ateşli öfkeler içinde ken­dilerini kaybettikleri bilinir.
Yoksa o, birlikte sinemaya gidecekleri zaman küçük kız kardeşini de getirip getirmeyeceğini sorduğunda, “Aaa, umarım evlendikten sonra da sürekli asılmaz”, diye ağzın­dan kaçırdığına mı alınmıştı?” Belki de genç kızdan ger­çekten hoşlanabilirdi ama, Yay’lardaki evlendikten sonra eş yakınlarının nefes aldırmamaları korkusu O’nun böyle düşüncesizce ve patavatsızca birşey söylemesine neden olmuştu. Şimdi bozuştuğu erkek kadar O’nun kız karde-
sini de özltiyordu, ne var ki ne demek istediğini açıklamak İçin artık çok geçti ve O’nu hiç kimse anlamayacaktı.
Yay kızı için, bütün mantıklı düşüncelere karşın, böyle içinden çıkılmaz durumları anlamak olanaksızdır ve bu O’nu çoğunlukla asla gidilmemesi gereken bir romans ülkesine götürür; ateşin ne zaman ve neden alevleneceğini bilmez ve alevlendiği zaman yanacağından korkar. Sonra işi oluruna bırakır, hiç kimseyi ciddiye almaz. Açıkça flört eder ama, sürekli veya sonsuza kadar sürecek ciddi bir ilişki kurmayı düşünmez ve böylece soğuk ve kalpsiz bir kadın olarak tanınır. Bir ateş burcu hiçbir zaman soğuk ve kalpsiz değildir, ancak bunu bilmeyen astroloji cahili pek çok erkek vardır. Böyle olaylar yüzünden bir Yay kızı bekar kalırsa, kesinlikle hayata küsmüş, kabuğuna çekilmiş bir ihtiyar olmayacaktır. O gene de yaşamın tadını çıkaracak ve çok eğlenecektir. Bir erkek yerine çevresinde dolaşan bir çok erkek olacak ve O onların hepsinden hoşlanacaktır.
Gerçek şudur ki, O kalbi güven dolu bir çocuktur. Görünüşü o kadar saftır ki, kurtlara, tatlılıkla adam kandırma ustalarına ve şarlatanlara cesaret verir. Ne kadar akıllıca tartıştığını ve nasıl şaşırtıcı şekilde mantıklı olabildiğini unutun. Tüm bunların O’nun kalbiyle hiçbir il­gisi yoktur. Kafası tartışma götürmez. Parlak ve zekidir ve herhangi bir tehlikeden kendini kurtaracak güçtedir. Ama kalbi savunmasızdır. Sık sık düşer yaralanır.
O’nun bir başka özelliği de, biraz sakar olmasıdır. Bazen Yay kızı safkan, soylu bir at edasıyla caddeden aşağıya yürüyüp giderken O’nun gördüğünüz en zarif kadın olduğunu düşünürsünüz. Sonra birdenbire ayağı kaldırımdaki bir yarığa takılıp sendeleyince, dengesinibulmak için beceriksizce oradaki manavın tentesine sarılır ve iki sandık portakalın altüst olmasına neden olur. Manav belki biraz küfreder ama, çok geçmeden omzunu silkeler. O’na aldırmamasına söyleyerek eline bir salkım üzüm tutuşturur. Yay’ın neşesi en katı kalpleri bile eritir. Arada sırada bu kız size, kuyruğunu dostça sallayan ve ayağınızın üstünden geçen sakar bir köpek yavrusunu hatırlatacaktır. Böyle cana yakın köpekçileri pek çok insan sever ve besler. Tabii, köpekleri beslemek ucuza gelir. Tipik Jüpiter kızı çok iştahlıdır. O iyi yiyecekleri ve şarabı, güzel giysileri sever ve yolculukta hep birinci sınıfı seçer. Yay’lar do­ğuştan savurgandır . Paraya hiç değer vermezler ve onlara bir doların ne demek olduğunu anlatmak epeyce zaman alır. O’na kredi kartınızı ödünç vermeden önce yükselen bur­cunu dikkatle inceleyin.

8 Aralık 2008 Pazartesi

ÇÖREK OTU


Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) 14 asır önce şöyle buyurmuştu
“ buyurmuşlardır. (Buhârî, Tıbb, 7; Müslim, Selâm, 88)
"Ya Ali evinde bal ve çörek otu bulunduran kimse için melekler istiğfar getitirir."
O zamanlardan günümüze kadar geçen asırlar boyunca, bu ufak taneli gıdada her hastalığa şifânın olabileceğine birçok kimse dudak bükmüştü. Ama müslümanların yapması gerekeni Maren Franz adlı bir Alman yaptı ve çörek otunun sağlığımız üzerindeki faydalarını araştırıp, bu konudaki yayınları bir araya getirdi. Sonuçta:”Tabiattan Gelen Şifâ Kaynağı: ÇÖREKOTU” adıyla dilimize tercüme edilen 96 sayfalık bir kitap ortaya çıktı. Üstelik, Peygamberimizin çörek otuyla ilgili hadisinin kendisini uyardığını ve bu sözü rehber alarak bu kitabı hazırlamaya giriştiğini önsözde belirterek...
Bu yazımızda Maren Franz’ın kitabından yola çıkarak, çörek otunun mucizevi tesirlerini tanıtmaya çalışacağız.
Çörek otu niçin değerli?
Çörek otunun tohumunda doymamış yağ asiti, eterli yağ, vitaminler ve organizma için zaruri olan ve çok az miktarda tüketilmesi gereken değerli maddeler bulunur. Bu maddelerin karışımı, hasta kişinin iyileşmesine vesile olur.
Çörek otu tohumunda bulunan doymamış yağ asitinin metabolizmaya müsbet yönde tesir ettiği, bağışıklığı arttırdığı ve allerjiyi durdurduğu ispatlanmıştır. Bu sebepten çörek otunun astım, bağışıklığın zayıflığından meydana gelen marazlar ile sinir ve deri hastalıklarında başarılı sonuçlar vermesine şaşırmamalıdır.
Bu iyileştirici tesir, çörek otunu yemeklerde de kullanılan ve sevilen bir gıda haline getirmiştir. Zamanımızda özellikle ABD ve Avrupa’nın büyük ülkelerinde çörek otuna talep çok artmış, istekler karşılanamaz hâle gelmiştir. Almanya’da ise çörek otu tohumu ve yağı, saf veya hap şeklinde eczanelerde ve baharatçılarda yer almaya başlamıştır.
Savunma sistemimiz ve çörek otu:
Sağlam bir savunma sistemine sahip olan kişi, kendini genelde iyi hisseder ve nâdiren hastalanır. Çünkü rahatsızlıklara karşı mukavemeti fazla demektir. Böyle olunca mikrop, virüs ve mantarlarla baş edebilir.
Savunma sistemi zayıfladığında, şu hastalıklar ortaya çıkabilir:
•Mikroplu hastalıklar, bilhassa sık sık grip olma ve mesane iltihabı.
•Deri, mukoza ve bağırsakta mantarların oluşması.
•İnatçı herpes (uçuk).
•Sindirim sistemi bozukluklarından meydana gelen ishâl ve zayıflama.
•Kaşıntılı deri hastalıkları.
•Kronik (müzmin) rahatsızlıklar.
•Kanda dolaşım bozukluğu, yüzde belirli solukluk.
•Kronik yorgunluk.
•Cinsî isteksizlik.
•Uyku bozuklukları
Saymış olduğumuz bu hastalıklara yakalanmamak için savunma (immux) sistemimizin kuvvetli olması gerekir. Çörek otunun ise, immun sistemi güçlendirdiği binlerce yıldan beri bilinmektedir. Çörek otu, savunma sistemini dengelemekte ve mümkün olduğu kadar iyi çalışmasını sağlamaktadır.
Çörek otunun bu özelliği nereden kaynaklanır? Bilim adamları, bu sorunun cevabını modern teknolojinin yardımıyla bulmuşlardır. “Çörek otunun tohumunda organizmayı destekleyen yüzden fazla madde vardır.”
Kara mucizenin muhtevası:
Çörek otunun tohumunda takriben %38 oranında karbonhidrat, %35 oranında çeşitli yağlar, %21 oranında da albumin bulunur. Geri kalan %6 ise, yüzden fazla maddeden oluşur. Bu orana çok değerli olan doymamış yağ asitleri de dahildir. Linolen asidi, alfa linolenasidi ve iç yağı bunlar arasındadır. Eterli yağlar olarak kofur, nigellon, alfa-pinen vb. mevcuttur. Çok az miktarda bazı vitaminler (B1, B2, B6 folasidi niacin), mineraller (demir, kalsiyum, magnezyum, çinko ve selen) ve amino asitleri vardır.
Doymamış yağ asitleri ve eterli yağ, savunma sisteminde çok yararlıdır. Vitamin ve mineraller, savunma sisteminin işlemesinde önemli rol oynar. Çörek otunun tesiri, çok sayıdaki bu maddelerin karışımından gelmektedir.
Doymamış yağ asitlerin faydaları:
Doymamış yağ asitleri, metabolizmaya yardım eder. Hücrelerin büyümesi, gelişmesi ve yenilenmesinde yine buna ihtiyaç vardır. Ayrıca vücudun ihtiyacı olan hormonların gelişmesinde yardımcı olur. Yine alerjik sinyaller gönderen histamin gibi maddelerin artmasını engeller.
İşte doymamış yağ asitlerin faydaları:
•Hormanların yapımına katkıda bulunduklarından, sağlıklı bir savunma-hormon ve sinir sisteminin oluşumunu sağlar.
•Savunma ablukasının kaldırılmasında yardımcı olur.
•Savunma hücrelerinin gereğinden fazla çalışmasını engeller.
•Hücrelerin dağılımı, yenilenmesi ve hücre duvarlarının sağlam olmasına katkıda bulunur.
•Kandaki kolesterolü normale döndürür.
•Kan damarlarının gerginleşmesini ve dolaşım hızını tanzim ederek tıkanmayı önler.
•Tansiyonu düşürüp damar sertleşmesi ve kalp enfarktüsü riskini azaltır.
•Yaraların çabuk iyileşmesine, derinin pürüzsüz olmasına yardım eder.
İnsan vücudu, doymamış yağ asitlerini üretemediği için, dışarıdan almaya mecburdur. Bir gram çörek otu yağı, bu açıdan günlük ihtiyacımızı karşılamaktadır.
Çörek otunun diğer tesirleri
•Çörek otundaki nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum borusunu genişletip kramp gidericidir. Ayrıca ifrazı geliştirip öksürüğü hafifletir. İltihap giderici, ağrı dindirici ve idrar söktürücüdür. Devamlı kullanımda kan şekerini düşürür.
•Çörek otundaki B1, B2 ve B6 vitaminleri, birçok enzimlerin üretiminde önem taşır. Zira bunlar, savunma ablukalarını yok eder ve boyun altı bezini; dolayısı ile savunma sistemini güçlendirir. Folasidi vitamini ise, kalp ve tansiyon hastalıklarının riskini azaltır. Bunun yanısıra hücre yenilenmesinde de lüzumlûdur.
• Beta karotin, A, E ve C vitamini, selen gibi antioksitler vücudun savunma sistemini güçlendirir. Selen, vücudun zehirli maddeleri atmasında yardımcı olur.
Çörek otunun faydaları:
Bu kadar mükemmel olarak yaratılan ve Efendimiz’in (a.s.m.) methine mazhar olan çörek otu, bütün bu özellikleri ile:
•Mikrop, virüs ve mantarlara karşı öldürücü tesire sahiptir.
•İfraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir.
•Kan şekerini düşürür.
•Damar hastalıklarını önler.
•Hazmı kolaylaştırır.
•Vücuttaki zehirleri süzerek atar.
•İdrar söktürücü özelliği ile safraya iyi gelir.
•Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini hızlandırır.
•Alerjiyi önler.
•Savunma sistemini dengeler.
•Hormon sistemini ve ruh hâlini sağlamlaştırır.
Özel hallerde faydaları:
•Çörek otu, müzmin hastalıklarda şaşırtıcı iyileşmeler sağlar. Çocuklarda özellikle sinir ve deri hastalıklarına, astım ile alerjiye iyi gelir.
•Çörek otu ürünleri (yağ ve ezilmiş bal karışımlı) hamilelik devresindeki şikayetleri azaltır. Yan tesiri olmayıp, bu devredeki hanımlara ve bebeklerini ana sütüyle besleyenler için süt kalitesinin bebeğe daha yarayışlı olmasını sağlar.
•Egzamalı deriye sık sık çörek otu yağı sürüldüğünde deri çabuk iyileşir. Yine deri hastalıklarında mikrop öldürücü tesirinden dolayı çok fayda verir.
Bazı Hastalıklarda Çörek Otu:
•Hazım zorluğu ve mide şişkinliklerinde çörek otu eskiden beri bilinmektedir.
•Hemoroide iyi gelir, çünkü damarları güçlendirir ve kan dolaşımını hızlandırır.
•Romatizma, şeker hastalığı ve kolesterolün yükselmesi gibi metabolizma hastalıklarına faydalıdır.
•İktidarsızlık ve kısırlıkta yine yarar verici tesire sahiptir. Çünkü çörek otu, cinsî hormanları tanzim etmekte, bedenî ve ruhî olarak zindelik ve dinçlik vermektedir.
•Çörek otu yağı kadınlardaki ay hâli sancıları ve diş ağrılarına karşı yine başarıyla kullanılmaktadır.
Sağlıklı olmak için çörek otu kürü:
Tabii muhtevası ile savunma sistemine, metabolizma ve hormonlara iyi gelen çörek otu, vücudu toksin adı verilen zehirli maddelerden temizler, kan dolaşımını güçlendirir ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Cildi parlaklaştırır. Düzgün bir cilde, parlak saç ve gözlere sebep olur. Sağlıklı ve hayat dolu bir görünüm sağlar.
Çörek otu savunma (immun) sistemini güçlendirdiğinden, kanser, AIDS gibi çağın hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir. Yine tansiyon ve ateş düşürücü ve tabii antibiyotik tesirleriyle yaygın hastalıklara şifâ olmaktadır. Başta astım ve polen alerjisi olmak üzere alerjik hastalıklara, saç dökülmesine ve kepeğe karşı da tesirlidir.
Maren Franz’ın kitabından naklettiğimiz bu satırlar, çörek otunu “ölümden başka her derde deva” olarak tarif eden Peygamberimizin(a.s.m.) yüceliğini gözler önüne sermektedir. Çünkü Efendimiz(a.s.m.) çörek otunun daha yeni keşfedilen bu mucizevî özelliklerini asırlar öncesinden görmüş ve bunu da, kıyamete kadar gelecek olan insanların en iyi anlayacağı şekilde ifade etmiştir:

30 Kasım 2008 Pazar

GÜZELLİK ÖNERİLERİ

- Avokado Yağı : Avokado yağı, avokadodan elde edilir. Avokadoyu buzdolabınızda bulundurabilir ya da doğal avokado yağı içeren ürünler temin edebilirsiniz. Avokado yağı, A, D ve E vitamini açısından zengindir. Avokado, diğer doğal ürünlerden çok daha iyi cildinize nüfuz eder. Cilde yumuşaklık kazandırırken ince çizgilere karşı bakım sağlar.

- Jojoba Yağı : Jojoba yağı, pek çok şampuan ve besleyicide bulunmaktadır. Kendi vücudumuzun sebumunda yer alan vitamin, mineral ve proteinlere benzer vitamin ve proteinler içermektedir. Jojoba yağı, hücre yenilenmesini desteklerken aynı zamanda saçınızı ve cildinizi nemlendirir.

- Üzüm Tohumu : Yağı Üzüm tohumu yağını direk cildinize uygulayabilir ya da vitamin olarak alabilirsiniz. Üzüm tohumu yağı, vitamin ve mineral açısından oldukça zengindir. Cilde yumuşaklık kazandırırken nem de sağlar.

- Nane Yağı : Nane yağı, mükemmel bir doğal iyileştiricidir. Cildinizi canlandırır ve pürüzsüzlük kazandırır. Aynı zamanda baş ağrıları ve kas ağrılarının giderilmesinde de oldukça etkilidir.

- Süt : Dolabınızdaki süt, cildiniz için mükemmel bir üründür. Cildinizi pürüzsüzleştirir. Kuru veya tahriş olmuş cilt için oldukça uygundur.

2 Kasım 2008 Pazar

ZEYTİN YAĞRAĞI


Zeytin yaprağında, 60-90 mg/gr oranında, oleuropein bileşiği bulunmaktadır. En aktif antioksidanlar, fenolik ve polifenolik bileşiklerdir. Oleuropein, başlıca polifenolik antioksidanlardan biridir ve yaprağın en etken fenolik bileşiğidir. Bu bileşik aynı zamanda terapötik (tedavi edici) etkiye sahiptir. Oleuropeinin, doğal antibiyotik olduğu bilinir. Vücudun bağışıklık sisteminde, soğan ve sarımsak ile benzer etki gösterir.
Zeytin yaprağında ki, oleuropein maddesi ve hidrolizleri, antibiyotiklere direnç kazanmış mikroorganizmalar üzerinde, etkili ve çok değerli bir bileşendir.

Yaprakta, çeşitli flavonoidler bulunmaktadır. Fenolik ve flavonait bileşikler, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirip; hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlar. Zeytine uzun ömrünü verdiği söylenen, oleuropein maddesi, Avrupa'da, gençleştirici kremlerden, haplara ve sütlerin özelliklerini artırmaya yönelik olmak üzere, çok geniş alanlarda kullanılmaktadır.

Zeytinin yaprağında bulunan tanen, antiseptik bileşikdir. Yaprakların çayı ve tentürü kullanılır. Asırlardır yetiştiği coğrafyalarda zeytinin yaprağı, ilaç olarak kullanılmaktadır. Zeytinin yaprağı, düşük basınç altında, az ısıyla kurutulursa, yaprağın, hem değerleri değişmez hem de acılaşmaz.

4 Ekim 2008 Cumartesi

SAÇ DÖKÜLMESİNİN NEDENLERİ


1. Normal saç dökülmesi: Saçın yaşam döngüsüne bağlı olarak günde 100-150 kadar saç dökülmesi normaldir.

2. Fizyolojik saç dökülmesi: Hamilelik dönemindeki saç dökülmesi buna örnektir. Geri dönüşümlüdür.

3. Kişiye bağlı saç dökülmesi: Kişinin kendisinin yaptığı dökülme böyledir. Sıkı saç tokaları sonucu oluşabilir.

4. Enfeksiyonlara bağlı saç dökülmesi: Bazı mantar enfeksiyonlarında görülür.

5. Alopesi Areate: Lokalizedir ve yama tarzında saç dökülmesidir. Uygun tedavi ile geri dönüşümlüdür.

6. Angen Effluvium: Radyasyon ve bazı kimyasalların neden olduğu saç kaybı.

7. Telogen Effluvium: Strese ve kronik hastalıklara bağlı saç kaybı.

8. Travma ve basıya bağlı saç köklerinin hasar görmesi

28 Eylül 2008 Pazar

BAYRAM MESAJLARI

Bayramlar, dargınlıkların unutulduğu, insanların barıştığı, kardeşçe kucaklaştığı günlerdir. Bayramlar, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulandığı bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir. Sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle...



Dostluğu, sevgiyi ve geleceği... Aşımızı, ekmeğimizi, soframızı... Hüznümüzü, acımızı, yalnızlığımızı paylaştığımız; birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve dostluğumuzu en sıcak şekilde hissedeceğimiz mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder, mutluluklar dilerim.



Güzellik, birlik, beraberlik dolu, her zaman bir öncekinden daha güzel ve mutlu bir Kurban Bayramı diliyoruz.



Allahın rahmeti üzerine olsun. Sana gelen her iyilik Allahtandır, bütün kötülükler nefsindendir. Mekanın cennet yuvan huzurlu kalbin Allah ile dolu bayramın mübarek olsun.



Hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle, Ramazan Bayramınız kutlu olsun! Mübarek Ramazan Bayramı tüm ulusumuza kutlu olsun. Allah tüm inananlara nice huzurlu, bereketli bayramlar nasip etsin.


yağmuru kıskandım,sana dokundu diye.rüzgara kızdım,kokunu aldı diye.yollara küstüm,seni benden aldı diye.tek geceleri sevdim,seni rüyalarıma yolladı diye.hayırlı bayramlar

Bugün sevinç günü, kederleri bir yana bırakıp mutlu olalım. Ramazan Bayramını doya doya yaşayalım. Hayırlı bayramlar! Her şeye kadir olan Yüce Allah, bizleri, doğru yoldan ve sevdiklerimizden ayırmasın! Hayırlı ve bereketli Ramazan Bayramları dileğiyle.


Varlığı ebedi olan, merhamet sahibi, adaletli Yüce Allah kendisine dua edenleri geri çevirmez. Dualarınızın Rabbin yüce katına iletilmesine vesile olan Kurban Bayramınız mübarek olsun.



Bayramlar berekettir, umuttur, özlemdir. Yarınlar niyettir. Kestiğiniz kurban ve dualarınız kabul olsun, sevdikleriniz hep sizinle olsun.. Bayramınız mübarek olsun...



Bugün Kurban Bayramı, kurbanlar kesilecek sevap niyetiyle etler dağıtılacak herkese. Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun.



Her ilkbaharda gelinciklerin en güzel başlangıçları müjdelemesi gibi, bu bayramın da sana ve ailene mutluluk ve neşe getirmesi dileğimle. Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de umutlu, yine de sevgi dolu nice bayramlara


En delice esen seher yeli, en güneşli günler, en parlak gecedir bayramlar. Kurban Bayramınız kutlu, her şey gönlünüzce olsun.

Bayramlar o kadar büyülüdür ki, gelişi bütün bir yıl beklenir ve gidişindeki keder de ancak böyle bir ikinci geliş ümidiyle hafifler; tasa iken sevinç olur, hüzün iken beklenen bir neşeye dönüşür. Kurban Bayramınızın da böyle bir neşeyle gelmesi ve tüm ailenizi sevince boğup evinize bereket getirmesi dileğimizle? İyi bayramlar!

Kurban Bayramının ulusumuzun diriliğine, mazlumların kurtuluşuna, insanlığın huzur, barış ve hidayetine vesile olmasını dileriz.

Bu değerli Kurban Bayramında, kainatın yaratıcısı ve alemlerin Rabbi bağışlayıcı ve acıyıcı yüce Allah tüm dualarınızı kabul etsin.

Bugün ellerinizi her zamankinden daha çok açın. Avucunuza melekler gül koysun, yüreğiniz coşsun. Kurban Bayramınız hayırlara vesile olsun?

Bin damla serilsin yüreğine, bin mutluluk dolsun gönlüne, bütün hayallerin gerçek olsun, duaların kabul olsun bu bayramda... Kurban Bayramın mübarek olsun!

Her şeye kadir olan Yüce Allah, bizleri, doğru yoldan ve sevdiklerimizden ayırmasın! Hayırlı ve bereketli Kurban Bayramları dileğiyle?

Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder hayırlara vesile olmasını dileriz. Bu hayırlı günde dualarınız kabul olsun. Dualarınızı eksik etmeyin...

Kurban Bayramını sevdiklerinizle beraber sağlık ve huzur içinde geçirmenizi dileriz. Bayram tüm insanlığa hayırlı olsun!

Küskünlerin barıştığı, sevenlerin bir araya geldiği, rahmet ve şefkat dolu günlerin en değerlilerinden olan Kurban Bayramınız kutlu olsun?

Bir bayram gülüşü savur göklere, eski zamanlara gülücükler getirsin, öyle içten öyle samimi, gözyaşlarını bile tebessüme çevirsin. İyi bayramlar!

7 Eylül 2008 Pazar

İSHAL (Amel): Patlıcan sapları temizlenerek sıcak suyla kaynatılır. ve suyu hastaya içirilir. Demli çay içirilir. Kuru çay yedirilir.
SOĞUK ALGINLIĞI: Isıtılmış toprağa yatırılır. Papatya veya ıhlamur kaynatılarak içirilir.
ÇIBAN: Baş soğan ateşte haşlanır yarayı kapatacak şekilde yara üzerine sarılır.
KURDEŞENİ (Dizanteri): İtburnu diye bilinen ot şekerle kaynatılarak hastaya içirilir.
KULAK AĞRISI: Tavşan yağı temiz bir parça ile ağrıyan kulağa sürülür.
EZİLME VE İNCİLME: Ezilen veya incilen bölgeye yeni kesilmiş bir hayvanın karın bölgesinde ki et çiğ ve tuzsuz olarak sarılır. İkinci bir yöntem KÜL HAŞULU uygulanır. Bir uzunca bez ocaktaki sıcak kül, tuz ve su ile karıştırılır. Bu üç karışımdan oluşan çamur bezle karıştırılır. Sıcak halde incilen bölgeye sarılır. Ezilen yer küçük bir alan ise ekmek ağızda çiğnenerek hamur haline getirilir. İnce bir beze koyularak ezilen bölgeye sarılır.
Ezilen veya darbe alan bölgeler büyükse yeni kesilen bir koyun veya kuzu derisi hastanın yaralı bölgesine sarılır.12 saat etli iç yüzü sarılı olarak,12 saatte dış yünlü yüzü arılı olarak yatırılır.24 saat sonra deri alınır. Hastanın ağrıları ve göveren yerlerinin iyileştiği görülür.

GÜNEŞ YANMALARI: sarımsaklı yoğurt yanan bölge üzerine sürülür.
BÖBREK TAŞI DÜŞÜRME. İki-üç gün beklemiş ayran bir torbadan süzülür. Elde edilen ayran suyu böbrek ağrısı olan hastaya içirilir.
ARI SOKMASI: arının soktuğu bölgeye bir demir parçası sürtülür veya sarımsaklı yoğurt sürülür.
MAYASIL (Mayasur):Kirpi eti yedirilir.
MİĞDE BULANTISI: Nane ve limon kaynatılarak içirilir.
BAŞ AĞRISI: Patates dilim, dilim kesilir. Alına dizilerek üzeri bir tülbentle sarılır.
DAMARLARDAKİ KİRLİ KANI TEMİZLEMEK: Damarlarda bulunan fazla kirli kanları almak için damarın şişen yerine (Varislere)sülük tutulur.) Sülük solucan biçiminde bir hayvan olup kan emicilik görevi yapar.
KAN ÇIBANI: Yaranın üzerine lokum sarılır.
KARIN AĞRISI: Bölgemizde yetişen yavşağan otu denen bitki kaynatılarak hastaya içirilir.
VÜCUTTA BİRİKEN İRİNİ ÇIKARMAK: (İLTAHAP) Yaranın üzerine siğil yaprağı koparılarak taze olarak sarılır.
AĞRI ALMAK VE DAMAR UZATMAK: İlçemizin ÖTEGEÇE denen mevkiinde yetişen karaağaç denen bodur bitkinin kökünün kabukları soyulur. Bir tenekede kaynatılır. Oluşan macun içerinin de uzun çaput parçaları sıcak halde bir gece bekletilir. Ertesi gün rahatsız olan bölgeye önce kaynamış bez daha sonrada temiz bir bez sarılır. İki gün ara ile işlem rahatsızlık geçene kadar tekrar edilir.Ağrı almak için başka bir yöntem ise arpa unundan yapılmış hamur bir bez aracılığıyla ağrıyan yere sıcak,sıcak sarılır.
SAC DÖKÜLMESİNİ ÖNLEMEK: Kına, yumurta, limon ve az bir yoğurt karıştırılarak macun haline getirilir. Sac diplerine yedire, yedire ovulur.
SOVUK ALGINLIĞI: (Zafiyet, dermansızlık ve mütemadiyen nöbet, nöbet ağrılar baş gösterir.) Kara Söğüt yaprağı bir havan içerisinde ezilir. Sarımsak,
nane, kaymaksız (torba) yoğurdu, sirke ve limon karıştırılır. İçilecek duruma gelene kadar azcık su ilave edilir. Hastaya içirilir.
ROMATIZMA: Acı kırmızıbiber, baş kili (Eskiden temizlik amaçlı deterjan maddesi görevini gören ince çekilmiş toprak) karıştırılır. Bu karıştırılan madde ağrıyan bölgelere sürülür. Diğer bir yöntem ise zencefil kökü dövülür sabunla karıştırılır. Oluşan madde vücutta ağrıyan bölgelere sürülür.
TİFO: Barsak bozukluğudur. Bulaşıcıdır. Hastanın ateşi yükselir. İnsan dışkısı pirinç lapası gibidir. Bir bütün tavuk eti kemiklerinden temizlenir bir havanda ezilir. Hastanın ayaklarına, koltuk altlarına ve başına sarılır.24 saat bekletilir. Sarılmış et hastayı terletirse hastalıktan kurtulmuş olur.
SARILIK: Hastanın gözlerinin beyaz kısmı sarılaşır. Derinin kırmızı olan rengi solarak kirli sarı ren alır. Ocak evleri tarafından Büyük baş hayvan ödü içerisinde bulunan HARAZA denilen kısım hastaya ocak evi sahibesi tarafından içirilir.
KABAKULAK: Boğazla kulak memesi altlarında hafif şişlikler görülür. Ocak evi sahibi tarafından şişen bölgelere mürekkeple küçük ayetler yazılır. Diğer bir yöntem ise Kabakulak rahatsızlığını ilk defa gören kişi yağ tavasını ateşte kızdırır, duayla kabakulak olan yere yakmayacak şekilde sürer.
ÖKSÜRÜK: Ayva çekirdeği ile papatya kaynatılarak biraz şeker ilave edilerek çay gibi hastaya içirilir.
BEL AĞRISI: Kirli yün ısıtılarak ağrıyan bölgeye sıcak, sıcak sarılır.

BAzı BİTKİLER VE FAYDALARI

ALIÇ: Alıç suyu çıkarılıp şekerle karıştırılarak içilirse baş ağrılarına iyi gelir. Lapası yapılarak şişlikler üzerine konulursa şişi indirir. Zekâyı kuvvetlendirir.
AYVA: Vücutta oluşan balgamı temizlemek için kullanılır. Yenilmesi halinde kalbi kuvvetlendirir. Hamile kadınlar yerse çocuklarının güzel olacağına inanılır.
İNCİR: basur ve siyatik hastalıklarına iyi gelir.
TERE TOHUMU: Bala karıştırılarak yenirse baş ağrısına iyi geldiği söylenir.
SARIMSAK: Her derde deva olduğu söylenir. Dört ay boyunca devamlı yenirse vücutta oluşan beyaz kılları döktüğüne inanılır.
NAR: Zarıyla birlikte yenirse çiğdeyi temizler.
MANTAR: Sıkılarak elde edilen suyu göze sürüldüğünde göz ağrılarını geçirir.
KABAK: İnsanı şişmanlatır zihnini geliştirir.
KURU ÜZÜM: Balgamı giderir. Ağız kokusunu alır.
ADA ÇAYI: 12 gr adaçayı 250 gram su ile kaynatılır içilirse boğaz ağrılarını keser, fazla terlemeyi önler.
ARPA: Egzama, uyuz ve kaşıntılara iyi gelir. Arpa sirke ile kanatılır. Oluşan mayii kaşıntı yerlere sürülür. Arpa kaynatılarak suyu çokça içilirse idrar
yanmalarını önler.
BÖĞÜRTLEN: Çok yenmesi halinde görmeyi kuvvetlendirir. Kökleri kaynatılır suyu bolca içilirse böbrekteki ve mesanedeki taşları döker.
BUĞDAY: buğday unu badem yağı ve şekerle pişirilir, sabahları aç karna yenirse göğüsteki ağrıları geçirir.
BULGUR: Bulgur pilavı bol üzüm hoşafıyla birlikte yenirse çok kan yapar.
BURÇAK: Burçak öğütülür. Şekerle karıştırılarak unundan helva yapılır. Yapılan helva ceviz büyüklüğünde devamlı yenirse zayıf olanlar şişmanlar. Lapa halinde sert UR üzerine konursa uru yumuşatır. Yaranın üzerine konursa yarayı iyileştirir. Kırılmış kemiklerin üzerine bağlanırsa kemikleri kaynaştırır. Burçak unu sirke ile karıştırılıp içilirse idrar sökücülüğü yapar.
CEVİZ: Yeşil kabuklarının suyu çıkarılıp burna çekilirse kanamayı önler. Kuru kabukları yakılarak bal ile macun yapılıp dişlere sürülürse dişleri parlatır. Ceviz, incir ve sedef çiçeği birlikte yenirse bütün zehirlenmelere iyi gelir. Göğüs ve nefes borusu ağrılarında, öksürüklerde ve hazım bozukluklarına devamlı yenmesi halinde iyi gelir. Ceviz içinin suda bekletilip aç karna suyunun içilmesi ve çeneklerinin yenmesi halinde kan kollestrolunu düşürdüğü görülür.
ÇAVDAR: Çavdar dövülerek hamur haline getirilir. Böcek ısıran bölgeye sarılırsa böcek sokmalarına iyi gelir. Aynı hamur boğaz şişlikleri nede iyi gelir. Sara hastalığı olan insanlara kaynatılarak suyu içirilirse şifa bulunur.
ÇAM AĞACI: Kabuğu sirke ile kaynatılır gargara yapılırsa diş ağrılarını keser. Bağlamı söker. Yaprakları ezilerek yara üzerine konursa yarayı iyileştirir.Yaprakları ve kabuğu kaynatılarak içilirse KARAÇİĞER hastalıklarına iyi gelir.İki Yaşındaki çam ağaçlarının kabuğu soyularak çıkan sıvı maddeye YALAMUK denir.Yalamuk yiyen insanların çok sağlıklı olduğuna inanılır. Yalamuk aynı zamanda yiyen insanı güçlü kuvvetli yapar.
ÇİTLENBİK: (Sakızlık) Tohumlarının yutulması halinde salyayı kurutur. Gövdenin herhangi bir yerinden koparılarak güneşte bekletilmesi durumunda, kopan yerdeki süt damladıkları donar ve bu damlalar toplanarak sakız olarak çiğnenir.
ÇÖREK OTU: bal ile macun yapılıp yutulursa, bağlamı söker, öksürmeyi, nefes darlığına romatizma ağrılarına iyi gelir.
DEREOTU: Dereotu kurutulup bal ile karıştırılarak şerbet yapılıp içilirse kusmayı kolaylaştırır. Lapası yapılıp sıcak, sıcak üzerine oturulursa rahimdeki hastalıkları temizler.
DUT: Yapraklarının sapları incir ile kaynatılarak içilirse sersemlik, delilik ve müzmin sırt ağrılarına karşı mutlaka etkili olur.
BEGÜMECİ: Tohumları kaynatılır, suyuna şeker ilave edilerek şerbet şeklinde içilirse insan vücudundaki pis kanlı yaraları temizler. Barsakları ve göğsü yumuşatır.
ERİK: Yaprakları sedef çiçeği ile kaynatılarak elde edilen mayii ile bol, bol gargara yapılırsa diş etlerinin kanaması önlenir.
FINDIK: Anason ile birlikte yenirse kalp çarpıntılarını keser. Şeker veya bal ile macun yapılarak yenirse barsalları kuvvetlendirir. Boğazdan gelen kanamaları önler.
FISTIK: Zekâyı artırır ve kuvvetlendirir.
GELİNCİK ÇİÇEĞİ: bir bardak süt ile gelincik çiçeği 6 gr yutulursa karın ağrılarını anında keser.
GÜL: Gül suyu ağrıyan gözlere sürülürse ağrıları alır. Gülden şerbet veya şurup yapılarak içilirse kalbi rahatlatır. Bayılmalarda gülsuyu daha etkili olur.
HAVUÇ: Sarımsakla beraber yenirse bacak ağrılarına iyi gelir. Havuç turşusu mide ve karaciğeri kuvvetlendirir. Dalak şişkinliklerini indirir.
HİNDİSTAN CEVİZİ: Felç ve titreme gibi hastalıklara iyi gelir. İshali söker, idrar zorlamalarına karşı yararlıdır.
HURMA: Sırt ağrılarını keser. Felci, yüz, göz eğilmelerini soğuktan dolayı oluşan hastalıklara iyi gelir. Kanı çoğaltır.
IHLAMUR: kaynatılarak çay gibi içilirse mide zafiyetini, soğuk algınlığını ve damar tıkanıklıklarını iyileştirir.
ISIRGAN OTU: Isırgan otu yapraklarıyla yemek yapılarak yenirse göğsü, akciğeri, midede hastalıkları temizler. Yapraklarını suyu çıkarılarak deriye sürülürse deri hastalıklarına iyi gelir.
ISPANAK: Lapası yapılarak vücuttaki şişliklerin üzerine sarılırsa, sarılan yerdeki şişlikleri indirir.
LİMON: Limon yenir veya suyu içilirse bulantı ve kusmaları engeller. Ateşi önler. Limon kurutulup dövülerek toz haline getirilip, bir o kadarda şeker ilave ederek yapılan karışım birer kaşık alınırsa baş dönm: meyvesi kusmayı önler. İdrarını tutamayanlar meyvesini yemeleri halinde sorunlarına çare bulurlar.
KAHVE: acı kahve uykuyu kaçırır. Basur yapar. Şekerli kahve bu zararları önler.
KARANFİL: Kaynatılarak çay gibi içilirse sesi açar. Hıçkırık tutmayı ve bulantıyı önler.
KARPUZ: Kabukları alına sarılırsa göze inen göz nezlesini önler.
KAVUN: Çekirdekleri yenirse vücut içerisinde oluşan iç yaraları iyileştirir.
KARABİBER: karabiber, soğan ve bal karıştırılarak macun haline getirilir. saç dökülen yere sürülürse saç dökülmeyi önler. Karabiber zeytinyağı ile kaynatılır uyuşan azalara sürülürse uyuşmayı engeller. Damar tıkanıklıklarında karabiber koyun sütüyle kaynatılarak içilirse damarları açar.
KAVAK AĞACI: Kabukları kaynatılarak sıcak, sıcak içilirse yaraları çabuk iyileştirir. Aynı karışım soğuk olarak içilirse kan tükürmeyi önler. Ağacın külüyle iç yağı karıştırılarak merhem yapılarak vücutta çıkan siğillerin üzerine sürülürse siğiller yok olur.
KEKİK: Kaynatılarak çay gibi içilirse vücutta bulunan Ağrıları (Yel ağrısı) dağıtır. Mide bulantısını önler, hazmı kolaylaştırır.
KUŞBURNU: Reçeli yapılarak her gün onar gram yutulursa yaşlanmayı geciktirir. KUZUKULAĞI: Yaprakları ateşte öldürülüp lapa yapılarak boyun bölgelerinde çıkan şişliklerin üzerine sarılırsa şişlikleri iyi eder.
LAHANA: Kaynatılarak suyu içilirse4 ses kısıklılarına iyi gelir. Yapraklarının pişirilerek yaraya sarılması halinde yaraları iyi eder. Lahana suyu buruna çekilirse kafadaki ağrı ve hastalıklara iyi gelir. Lahana suyu üzüm hoşafıyla karıştırılarak içilirse Sarılık hastalığına ve dalak şişkinliğine iyi gelir. Lahana tohumları acı bakla suyu ile kaynatılıp içilirse bardaklardaki kurtları döker. Elerine iyi gelir.
MARUL: Yenmesi halinde uyku getirir. Marul suyu arpa unu ile lapa yapılıp ağrıyan gözün üstüne ince bir tülbentle sarılırsa ağrıyı alır.
MERCİMEK: Kaynatılarak suyu süzülür, süzlen su içilirse öksürüğü keser göğüs ağrılarını alır. Her gün 30 ar adet kabuklu mercimek yutulursa mide düşmesini önler.
Mercimek çuvalı dibinde kalan tozlar kaynatılarak altını ıslatan çocuklara geceleri içirtilirse çocuk altını ıslatmayı keser.
MISIR: Tulu su ile ıslatılarak lapa haline getirilir. Bir bez içerisine sarılarak sıcak, sıcak makat bölgesine koyulup bir saat üzerinde oturulursa büyük aptes yapamayanlara iyi gelir.
NANE: nane suyuna az miktarda sirke ilave edilerek içilirse iç kanamaları engeller. Konuşamayan çocukların dil peltekliğine karşı yaprakları ezilerek dile masaj yapılırsa iyi gelir. Kekemeliği önler.
NAR: Nar bal ile karıştırılarak macun yapılıp yutulursa mide iltihaplarına temizler, iyi gelir Nar kabukları arpa ve buğday ambarlarına koyulursa tahıllar böceklenmez.
NİŞASTA: Buğdayın özünden elde edilir. Nişasta şeker ve badem yağı ile karıştırılarak sıcak, sıcak içilirse bütün göğüs ağrılarını geçirir.
NOHUT: Nohut pişirilerek yemeklerden önce yumuşak haliyle leblebi gibi yenirse sarılık ve siroz hastalıklarına karşı iyi gelir.
PAPATYA. Çiçekleri kaynatılarak suyu içilirse barsak şişliklerine ve iltihaplarına iyi gelir. Baş ağrılarına iyi gelir. Sarılığa ve idrar yapamayanlara iyi gelir. Böbreklerdeki taş ve kumları döker. Damar sertliklerine iyi gelir.
PAPATYA: Patates suyu ile saçlar yıkanırsa saçları kuvvetlendirir.Yakılarak elde edilen külü yara üzerine konulursa yaralar iyi olur.Patates külü yenirse böbrek zafiyetlerine iyi gelir.
PIRASA: Dalları çiğ olarak yenirse yemek borusu iltihaplarına iyi gelir. Pırasa tohumu iç yağı ile karıştırılarak fitil yapılıp makata konması halinde basura iyi gelir.
PORTAKAL: Kabukları küçük, küçük kıyılır susam yağı içerisine koyularak üç hafta güneş altında bekletilir. Oluşan karışım vücuttaki ağrıyan yerlere sürülmesi halinde ağrılardan kurtulunur.
SARMISAK: Her gün tansiyon düşürmek için bir baş yenir.
SEMİZOTU: Kaynatılarak suyu soğuk olarak içilirse barsak parazitlerini temizler. Lapa yapılarak bir tülbentle başa sarılırsa baş ağrılarını alır.
SÖGÜT: odun parçaları bir tenekede kaynatılır suyu süzülür. Süzülen suya biraz şeker ilave edilir bir çay bardağı olarak içilirse karaciğer damarlarını açar.Çarpıntıları önler.,mide zafiyetine iyi gelir.Ateşi ve harareti düşürür.
SOGAN: Soğan suyu tavuk yağı ile karıştırılarak yaralara sürülürse şifa görülür. Sağan suyu bal ile karıştırılıp şurup yapılır. Kaşık ile içilirse boğaz şişliklerine iyi gelir. Soğan kuyruk yağı ile pişirilip ikişer üçer kaşık yutulursa nefes darlığına ve müzmin öksürüğe karşı iyi gelir. Beklemiş soğan soda tuzu ile karıştırılıp saç dökülen yerlere sürülürse saç dökülmeyi önler.
SU YOSUNU: Lapa yapılarak durdurulamayan kanamaların üzerine konursa kanama durur. Şişliklere karşı un ile ezilerek macun haline getirilir şişliğin üzerine konulur.
SÜTLİYEN: Sütliyenin koparılması sonucu çıkan süt damlaları incir, bal, nar suyu ve sedef çiçeği kaynatılarak elde edilen şerbet on beşer gram içilirse Akciğer ve göğüs ağrılarına iyi gelir.
TERE: Lapa yapılarak ur üzerine koyulursa uru patlatır. Çocuklu anneler yerse sütü fazlalaşır. Fazla yenilmesi halinde bağlamı söker. Dalakta ki tıkalı damarları açar böbrek kumlarını döker.
TURP: Turp tohumu sirke ile kaynatılarak merhem haline getirilir, yaralar üzerine bilhassa kangren üzerine konulursa şifa bulunur. Turp bal ve su karıştırılıp yemeğin üzerine yenilirse göğsü ve mideyi temizler. Hazmı kolaylaştırır. Öksürüğü keser. Turp suyu dama sertliğine iyi gelir. Turp yaprakları kaynatılarak suyu içilirse karaciğer damarlarını açar. Sarılık hastalığına iyi gelir.

ATKARACALAR DA